Buzbağ Şarapları "Efsane Gurmelerini Arıyor"

Etkinlik açısından pek bereketli geçen Nisan ayında yazdığım üzere yemek sohbetine katıldım, workshoplarda suşi yapmayı öğrendim ve birbirinden leziz şaraplı yemekler pişirdim. Durun, hepsi bu kadar değildi. Bir de, 26 Nisan'da Buzbağ Şaraplarının düzenlediği ve Aylin Türkşen Ayşel moderatörlüğünde gerçekleşen "Efsane Gurmelerini Arıyor" etkinliğine katıldım. Son zamanlarda çok etkinlik yazısı oldu diye bunu yazmayı biraz erteledim.


Pekiiii, nedir bu etkinlik diye sorarsanız, Anadolu üzümlerinden üretilen Buzbağ Şarapları eşliğinde yöresel lezzetleri yeniden keşfetmek isteyenlerin hep birlikte lezzet keşfine çıktıkları bir akşam yemeği. Katılmak için yarışmaya başvuru yapmak, bir kaç soru cevaplamak ve sonuçları beklemek gerekiyor. Kazanırsanız siz ve seçeceğiniz bir arkadaşınız yemeğe davet ediliyorsunuz. Ben davetiye alınca çoook mutlu oldum çünkü Anadolu yemekleriyle şarap eşleşimi ilginç bir deneyim olacaktı. Mekan olarak Kadıköy'de bulunan benim de ara ara gitmekten zevk aldığım Çiya Sofrası seçilmişti. Kesinlikle doğru bir tercihti çünkü doğudan batıya Anadolu'nun binbir çeşit yemeği her gün Çiya Sofrası'nda pişirilip taşırılıyordu. 

Mekana gidince herkesi selamlayıp, ismimin yazılı olduğu yeri buldum ve yerleştim. Her şey hazırdı, tadım kadehleri, broşürler, akşam boyunca ne yiyeceğimiz ve hangi şarapla eşleşeceği. Çiya Sofrası'nın yöresel lezzetlerinde ne varsa o gün tadacaktık, menü çok zengindi. 

Tüm davetliler geldikten sonra bir tanışma faslı gerçekleştirdik. Ardından gecenin organizasyonunu yapan Buzbağ Ürün Müdürü Ahmet Yüce, yemek bloggerı Aylin Türkşen Aysel ve Kayra Şarap Akademisi Müdürü Cüneyt  Uygur tabiri caizse günün anlam ve önemini belirten bir konuşma yaptılar. Ayrıca Cüneyt Bey, yemek boyunca bize şarabın tarihçesi, anadolu üzümleri, şarap ve yemek uyumu ile ilgili bilgiler verdi. 

Kadehlerde sırasıyla Öküzgözü Boğazkere, Emir - Narince ve Elazığ Öküzgözü var. Buzbağ, bu şarapları "Anadolu topraklarında doğan şarabın büyük büyük torunu" diye lanse ediyor. Tarihte ilk şarabın Anadolu'da hatta doğu anadolu topraklarında yapıldığı düşünülürse yerinde bir tabir oluyor.

Yemeğe başlamadan önce şarap tadımına dair ufak bir iki taktik veriyor Cüneyt Uygur. Şarap tadımı; gözlem, koklama ve tadımı içeren üç aşamadan oluşuyor. İlk aşamada; kadehi eğik konuma getirip, düz beyaz bir fonda berraklığına bakıyoruz. Bazı şaraplar yapısı gereği bulanık olsa da, kadehlerdeki bu 3 şarap berrak olan cinsten. İkinci aşamada şarabı kokluyoruz hatta kadehi hafifçe sallayarak koku yoğunluğunu attırabiliriz. Eğer rahatsız edici bir koku yoksa bu aşamada tamamdır. Son aşamada tadım gerçekleşiyor. Şarap, ağzı kuruturken dili iki yanını kurutuyor. Biraz buruk ama çok leziz.

Teorik bilgimizi aldıktan sonra başlangıçlar geliyor sofraya. Zeytin salatası, sıkma köfte, muhammara, humus ve sürkten oluşan bu başlangıç tabağıyla Buzbağ Beyaz 2011 ve Buzbağ Klasik 2010 şarapları eşleştirilmiş. Hemen sıkma köfteyle Buzbağ Beyaz'ı deniyorum ve mükemmel uyum, ne köfte şarabı bastırıyor ne de şarap köfteyi. Sıra humus, sürk ve muhammara ile  Buzbağ Klasik'de. Bunlar da uyumlu leziz ancak bana göre sıkma köfte ile beyaz uyumu dört dörtlük.

Evet sıra ara sıcaklarda; sade keşkekle Buzbağ Beyaz 2011 ve falafelle Buzbağ Klasik 2010 eşleşiyor. Açıkcası, bizim oraların yöresel yemeği olan ve babaannemin sıkça yaptığı keşkekle şarap içmek daha öncesi hiç aklıma gelmemişti. Öğrendim ve tattım ki oluyormuş, hemde ne ala...

Boşalan kadeh anında dolduruluyor. 

Ana yemeğin birinci bölümünde, Buzbağ Elazığ Öküzgözü ile eşleşen etli kuru patlıcan dolması ve soğanlı kebap var. Sevdiğim ve birbirine yakıştırdığım lezzetleri barındıran nar ekşili soğanlı kebap muhteşem ve şarapla lezzet kat sayısı artıyor. Ancak dolma ile şarabı pek sevemedim. 

İkinci aşamada; haşhaş kebabı, perde pilavı ve Buzbağ Diyarbakır Boğazkere şarabı var. Tavuk eti yemediğim için perde pilavı hakkında çok yorum yapamayacağım ancak haşhaş kebabı gayet başarılı. Şarap ilk aşamaya göre bir tık daha ağır.

Ana yemeğin son aşamasındayız. Yemekte altın vuruş burası: mumbar dolması ve oğlak tandır. Tabi yemek biraz ağırlaşınca şarap da ona uyum sağlamak istiyor ve diğerlerine göre biraz ağır kaçan Buzbağ Rezerv 2007 ile eşleşiyor. Tecrübeli kişiler tarafından seçildiği için eminim ki yemeğe en uygun şaraplardan biridir ancak bana ağır geldiği için bu yemekleri şarap eşliğinde yiyemedim.

Resmen bütün menüyü yedik, buna rağmen tatlıya yer kaldı mı? Merak etmeyin katmer ve kireçte pişirilen kabak tatlısı size de yer var. Tatlılara Kayra Madre Öküzgözü - Boğazkere likör şarabı eşlik ediyor. Bu şarap size tanıdık geldi mi? Hani Kayra Şaraplı lezzetlerde "Şarap Soslu Armut" yapmıştım ya, orada kullanılan şarap. Katmer bana biraz kuru geldi, sanki üzerine bal olsaydı daha güzel olurdu. Çiya Sofrası'nda, kabak tatlısı tahin ve cevizle servis ediliyor ancak o akşam bize tuzsuz lor peyniri ile ikram ettiler. Ben bu uyumu çok sevdim hatta tahin ve cevizle yarışır. Tatlılarla şarabı pek içemedim yine ağır geldi. Tatlıları sade yemek, bu şarapla da armut tatlısı yapmak benim için daha iyi :)


Gecede, çok çeşitli şarap ve yemekler tattık. Yemekler ve şarap hafiften ağıra doğru gitti, az porsiyonlarda servis edildi, bu yüzden gecenin sonunda patlayacak seviyeye gelmedim. Ben ve bana eşlik eden arkadaşım için çok keyifli bir geceydi. Anadolu Lezzetleri ve Anadolu Şaraplarının harika uyumuna tanık olduk. Bu tanıklığımız da belgelendi ve "Anadolu Üzümleri ve Şarapları Semineri" sertifikası aldık.


Bu etkinlik hoşunuza gittiyse 7 Haziran tarihinde yapılacak olan yemek için başvuru yapıp, yarışmaya katılabilirsiniz. Başvuru için buraya uğramanız yeterli.


Ve son olarak, başta Cüneyt Bey olmak üzere tüm Buzbağ ve Kayra ekibine, moderatör Aylin Hanım'a ve Çiya Sofrasına teşekkür ederim.