6.04.2012

Maşukiye


Güneşli bir hafta sonu yaklaşırken ve bugün haftanın son iş günüyken, eminim pek çok kişi hafta sonu ne yapsam nereye gitsem diye düşünüyordur. Yaklaşık 2 hafta önce bende bu konuyu derin derin ve iştahla düşünürken fark ettim ki İstanbul’un yoğunluğu, kalabalıklığı ve koşturmacası beni yormuş. En iyisi mi dedim hem fazla uzaklaşmayayım hem de doğayı ve sakinliği bulabileceğim bir yere gideyim.  Ufak çaplı bir araştırma yaptıktan sonra Sapanca Gölü kıyısında bulunan İzmit’e bağlı şirin bir belde olan Maşukiye’ye gitmenin keyifli olacağını düşündüm. Hemen arkadaşlar arandı, planlar yapıldı. Ve bir Pazar günü 8 buçukta güzel bir kahvaltı ve doğa manzarası için yola düştük. 

İstanbul’a 158 km. uzaklıkta olan Maşukiye’ye arabayla yaklaşık bir buçuk saatte vardık. Şehir içi ulaşımda herhangi iki mekan arasında harcadığımız zamanın ortalama bir saat olduğunu varsaysak Maşukiye İstanbul’a yakın sayılır. Araba dışında, Haydarpaşa – Adapazarı Ekspresiyle ulaşım sağlayabilirsiniz. Maşukiye durağında indiğiniz vakit bu şirin beldeye ayak bastınız demektir. 

Maşukiye’ye varınca Cansu Tesislerinde kahvaltı yapmayı İstanbul'dan çıkmadan önce kararlaştırdık. Hafta sonu için erken sayılabilecek bir zaman olan 10’da oradaydık ve buna rağmen güneş gören masalar hep doluydu.  Şöyle sıcacık güneşin altında tişörtle oturup keyifle uzun uzadıya kahvaltı keyfi yapmak dururken kim isterdi ki gölgede montla titreyerek alelacele kahvaltı yapmayı? Bu yüzden güneş gören masa bekleme kararı aldık. Bu bekleme süresini etrafı keşfetmekle ve fotoğraf çekerek değerlendirmeyi tercih ettim. 



İç açıcı bir çevre düzenlemesine sahip mekanda neler yok ki, Alabalık yetiştirme havuzları, çocuk oyun parkı, at çiftliği...



 Ve bir de ekmek fırını var ki bu çok hoşuma gitti. Tazecik ve sıcacık ekmekler, etrafa kendini iyice kaptırmış beni silkeledi ve aklımı başıma getirdi.



Koşar adım arkadaşlarımın yanına gittim içimden umarım güzel bir masaya geçmişlerdir diyerek. Bir de baktım ki ohooo sofra donatılmış bizimkiler bir iki lokma almışlar bile. İlk bakışta sofra harika ve iştah kabartıcı görünüyordu. Bende heyecanla ne var ne yok her şeyin tadına bakmaya başladım. Peki sipariş verdiğimiz Sınırsız Kahvaltı Menüsünde neler vardı bakalım. 

  • Kızarmış Köy Peyniri
  • Beyaz Peynir, Kaşar Peyniri
  • Yeşil ve Siyah Zeytin
  • Patates Kızartması
  • Acuka
  • Yumurta
  • Patatesli ve Ispanaklı Börek
  • Domates Salatalık
  • Üzüm reçeli, bal kaymak, tereyağı
  • Tahinli pekmez
  • Çay 

23 tl olan bu menüye ek olarak kendi imalatımız diye öve öve bitiremedikleri sucuktan(10 tl) sipariş ettik. 


Hemen börekle başladım hem ıspanaklısı hem de patateslisi çok güzeldi ve sıcacıktı. Zaten oldum olası hamur işini çok severim. Kısa sürede tükendi ve ikinci tabağı istedik. 


Kızarmış köy peyniri de fena değildi ama hellim olsa beni daha çok mutlu ederdi. 


Patates kızartması hemen hemen her yerde olan hazır patatesten yapılmıştı. Ekmek ve sucuğun kendi imalatı olmasını gururla anlatan bir işletmenin özgünlükten uzak hazır patates kullanması beni şaşırttı. 


Bir de baktım ki sucuklar bitmek üzere ve ben daha tadına bakmamışım. Hemen daldırdım çatalımı tek lokmada yutuverdim. Evet, işte sucuk harikaydı. Bu lezzetten biraz daha istifade etmek lazım diyerek bir daha sipariş verdim. İkincisi geldi bu sefer acele etmeden sucuğu bıçakla kestim. Ne yazık ki o anda eminim hiç kimsenin yiyecek içinde görmekten hoşlanmayacağı bir madde gördüm :( Aynı şey diğer sucuk parçalarından da çıktı. Sucuğu üzerine düşmüş ya da dışarıdan gelmiş değildi bizzat içindeydi. Tam da en güzel şey sucuk demişken bu olay tadımızı kaçırdı. Tabi durumu ilgiliye ilettik ancak o kadar duyarsız bir şekilde ve özür bile dilemeden tabağı alıp götürdü. Telafi olarak yaptıkları tek şeyse sucuğun ücretini talep etmemek oldu. Özür bile dilemediklerine göre tahminim müşterilerden bu tür şikayet almaya alışık oldukları yönünde.  



Tatlı faslında bal kaymak neşemi yerine getirir diye düşündüm ama kaymak da az önceki olayın üstüne tuz biber oldu. Kaymağa bırakın leziz demeyi ortalama bile diyemedim. O derece başarısız geldi bana ve arkadaşlarıma. Menüde yazdığım diğer yiyecekler ise vasat seviyesindeydi. 




Mekan doğası, genişliği açısından özellikle çocuklu aileleri ve doğa severleri cezbediyor. Ancak Maşukiye civarında doğa güzelliği olan pek çok mekan var. Servis ve lezzet açısından memnun kalmadığım bu mekanı ne yazık ki tavsiye etmiyorum. 

Maşukiye’de bizim gibi sanşsız olmayıp güzel bir kahvaltı yaptıktan sonra Sapanca gölü kenarında yürüyüş yapabilirsiniz. İnsana huzur veren bu sakinlik ve eşsiz manzara sayesinde kendinizi dinlenmiş hissedeceksiniz.



Göl kenarı gezisinden sonra Adapazarı’nın meşhur ıslama köftesini tadabilirsiniz ya da alabalık çiftliklerini gezebilirsiniz. Kısacası Maşukiye etrafında yapacak pek çok aktivite var. Haftasonu için size tavsiye edebilirim ancak Cansu Tesislerini asla. 

Herkese iyi haftasonları. 


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

İlginiz için teşekkür ederim.