21.10.2012

Pando Bal Kaymak | Beşiktaş


İnsanoğlu bazı konularda kendi içinde çelişen ilginç bir canlı. Mesela sütü kaymaklı içemeyen, yoğurdu kaymaklı yiyemeyen ben tam bir kaymak düşkünüyüm. Kahvaltıda, ayva tatlısında, kadayıfın üzerinde  ya da kendimce yakıştırdığım tatlıda tuzluda kaymak arar damağım. Hatta bazen bu düşkünlüğüm beni ürpertir ve bundan sebep zaman zaman evde kaymak bal ikilisini pek bir araya getirmemeye çalışırım. Velev ki bal ve kaymak ikilisi evdeyse durum şudur. Öncelikle kahvaltıda çayla 3-4 dilim ballı kaymaklı ekmeği afiyetle yerim. Ardından gün içinde bu kaymak hemen tüketilmeli durdukça bozulur, son kullanma tarihi geçer gibi kendime haklı bahaneler çıkararak buzdolabına sinsice yaklaşıp ballı kaymaklı dilimler hazırlarım. Böylece, kendini durduramayan ben sayesinde 200 - 300 gramlık kaymak 2 günde biter gider.

Peki Pando bu hikayenin neresinde derseniz? İşte şu anda başlıyor. Bir gün Beşiktaş Çarşı'da gezinirken Batuhan Zeynioğlu Şefi tabelası bile olmayan bir dükkanda otururken gördüm. İlk başta emin olamadım geri dönüp uzaktan tekrar baktım, evet ta kendisiydi. Mavi çerçeveli üzerinde Pando Bal Kaymak yazan salaş bir kahvaltı evinde bir şeyler yiyordu. Çok sık Beşiktaş'ta bulunmama rağmen o zamana kadar dikkatimi çekmemişti. Ama Batuhan Şefi görünce burada lezzet patlaması olmalı diyerek dimağıma ismi kazıdım.

Eve gelip biraz araştırma yaptım Pando hakkında, beğenen de vardı beğenmeyen de. Genelde kahvaltı mekanlarının spesifik bir alanı yoktur, her şey vardır. Ancak Pando, bal ve kaymağa ayrıca düşkünlüğümden ve özelllikle bir alana yönelmesinden olsa gerek gitmeden beni hafiften tavlamıştı.


Biricik teyzoşcuğumun da pek merak ettiği bu mekana bir mayıs sabahı gittik. Hemen birer porsiyon bal kaymak, sahanda yumurta, kahvaltı tabağı ve çay söyledik.


Tuzlu ekmek ve tatlı bal kaymak birlikteğinin çekiciliği beni hemen tabağa yöneltti. Kaymak gerçekten leziz, damakta bir şenlik havası. Ardından bir yudum çay, sadece bu bile yeterliydi kahvaltı da benim için.


Kahvaltının ardından, Pando Amca'yla sohbet etmek ve hikayesini dinlemek için içeriye geçtik. Gitmeden önce Pando Amca'nın aksi ve huysuz olduğuna dair yorumlar okumuştum, dolayısıyla bir çekingenlik durumu mevcut. İçerinin fotoğraf çekimi ve sohbet için izin istediğimde pek sıcak ve güler yüzlü, herhangi huysuzluk yok. Aksine gayet misafirperver ve anlatmaya hevesli Pando Amca bu kaymağın ve dükkanın hikayesini.

Çook eskilerden beri mandıracıymış Bulgar Pando Amca'nın ailesi, bu sebeple uzun yıllar önceye dayanıyor dükkanın hikayesi. Civardaki pek çok yere süt ve ürünleri Pando Amca'nın ailesi tarafından sağlanırmış. Pando Amca çocukluğundan beri bu işlerin içindeymiş. Hatta bir gün babasıyla Dolmabahçe Sarayı'na süt, kaymak götürdüklerinde Atatürk'ü görme şerefine erişmiş. Atatürk, Pando Amca'nın başını okşayarak ismini sormuş. Kısa bir sohbetleri olmuş. Özlemle, gururla ve gözlerini dolu dolu anlattı Pando Amca, Atatürk'le anısını.

Yaşayan bir çınarın hikayesini dinlemek bu kadar heyecan vericiyken, bir de o çınarın Atatürk'le karşılaşmış olması sohbetin keyfini arttırdı. Şu hayatta Atatürk'le karşılaşmış şanslı azınlıktan olamasam da en azından onunla anısı olan biriyle tanışmış oldum. Bu kadarını bile insanı mutlu ediyor.


Atatürk'ü görmesinden de anlaşılacağı gibi, Pando Amca'nın yaşı ileri; dolayısıyla kendi kaymağını kendi üretemiyor artık. Ama maşallah eşi Yuanna Teyze ile bu ufak dükkanı işletiyorlar. İçerinin mis kokmasına sebep olan sütü her gün kaynatıyorlar.


İsteyene, günlük taze yumurtalarıyla sahanda yumurta yapıyorlar. İsteyene, siyah zeytin, domates, salatalık ve peynirle kahvaltı tabağı hazırlıyorlar.


Duvarlar ise, Pando Amca'yla ilgili resim ve yazılarla süslü. Bir de duvarda, artık güncellenmeyen yine de asılı duran kimbilir kaç kuşağa tanıklık etmiş eski bir fiyat listesi.


Toplamda iki kişi 30 tl ödediğimiz mekan, dışardan sadece mavi çerçeveleri yardımıyla ayırt edebilir. Onun dışında herhangi bir tabela ya da levha yok. Bilen bilir, duyan gelir tadında.


Ve mekanın assolistleri sıcak sohbeti ve misafirperverliğiyle Pando Amca ve eşi Yuanna.

Son olarak, sadece damağımın değil dilimin de vazgeçilmez ikilisidir ballı kaymak. Eğer bir şeyi beğenip sevdiysem o benim için ballı kaymaktır, tıpkı burası gibi.



2 yorum:

  1. Bakma dışarıdan sert durduğuna aslında harika bir insan, sadece mizacı biraz sert diyelim. Eminim tersi terstir ama çok misafirperverdir. Bazen işteyken fırsat olursa öğlenleri yemek üstü uğruyoruz bal-kaymak tatlı niyetine. Ama bir süt var ki, missss missss köy sütü bilmeyene ağır gelir ama o derece leziz. Ara ara böyle yerlere uğramak gerek, emeğe hak ettiği değeri vermek gerek, ne güzel yapmışsın gitmişsin yazmışsın. İyi bayramlar dilerim, tekrar görüşmek dileğiyle...

    YanıtlaSil
  2. sevgili 'sütüme sarelleme karışma" bu harika yorumun için teşekkürler, iyi bayramlar sevgiler

    YanıtlaSil

İlginiz için teşekkür ederim.